Ezgi KURT TOPTAN / ÖZEL HABER
Çorbada Tuzun Olsun Derneği, 2017'den bu yana evsizlik sorunuyla mücadele eden ve evsiz bireylerin toplumdaki görünmezliğini sona erdirerek kamuoyunda farkındalık yaratmayı amaçlayan öncü bir sivil toplum kuruluşu olarak, gönüllüleriyle birlikte 365 gün boyunca her akşam düzenlediği gıda dağıtımları sayesinde evsiz bireylerle doğrudan temas kurarak, onların ihtiyaçlarını tespit ediyor ve sağlık, istihdam, barınma gibi alanlarda sürdürülebilir çözümler üretiyor. Dernek ve gönüllüler yalnızca temel ihtiyaçları karşılamakla kalmayıp, sosyal entegrasyon yolunda önemli adımlar atmayı hedefliyor.
“BENİ EN ÇOK ETKİLEYEN, ORTAOKUL ARKADAŞIMIN EVSİZ OLDUĞUNU ÖĞRENMEK OLDU”
Çorbada Tuzun Olsun Derneği gönüllüsü Samet Işık, İnsanlık Dergisi’ne yaptığı açıklamada, daha önce benzer bir dernekte görev almadığını söyledi. Sosyal medyada derneği tesadüfen gördüğünü ve ilgisini çektiğini belirten Işık, "Bunu takibe aldım ama uzun süre ilk adımı atmaktan çekindim. Gönüllü ihtiyacı duyurusu ile karşılaştığımda ise sonunda harekete geçerek ilk adımımı attım" diye konuştu.
Dernekteki deneyimlerinden de bahseden Işık, en çok etkileyen hikâyenin, ortaokulda birlikte okuduğu bir arkadaşının şu anda evsiz olduğunu öğrenmek olduğunu söyledi. "Bir zamanlar aynı sıralarda ders gördük, aynı mahallede top oynadık, hatta belki de aynı ceviz ağacına tırmanıp ceviz yedik. Ancak hayat, iyisiyle kötüsüyle bizi farklı yerlere sürüklemişti" diyen Işık, bugünkü farklı yaşam yollarının kendisini derinden etkilediğini vurguladı.
"GÖNÜLLÜLÜK HAYATA BAKIŞIMI DEĞİŞTİRDİ"
Gönüllülük deneyiminin hayatına birçok olumlu katkı sağladığını ifade eden Işık, "Günlük hayatımızda dert ettiğimiz şeylerin aslında ne kadar basit olduğunu fark ettim. Önemsemediğimiz detayların, başkalarının yaşamında ne kadar büyük bir anlam taşıyabileceğini anladım" dedi.
Gönüllülük sürecinde çok değerli dostluklar edindiğini de vurgulayan Işık, "Her biri birbirinden kıymetli birçok insanla tanıştım. Hepsi, bir şeyleri değiştirmek için büyük bir mücadele veriyordu ve bu bana ilham oldu" diye konuştu.
"BİR KÂSE ÇORBANIN ÖTESİNDE: SAMİMİYET VE TEBESSÜM"
Gönüllülük sürecinde insanlarla samimi ve sıcak bir iletişim kurmayı önemsediğini belirten Samet Işık, "Genel olarak bana karşı içten bir yaklaşım sergiliyorlar. Ben de aynı şekilde onlara yaklaşıyorum. İki yılı aşkın bir süredir devam eden bu tanışıklık, aramızda bir bağ oluşmasını sağladı" ifadelerini kullandı.
Işık, günlük sohbetlerinde çaya ne kadar şeker atıldığından, hastane süreçlerine kadar birçok konunun konuşulduğunu belirterek, "Onların bizden en büyük beklentisi bir kâse çorbadan çok, küçük bir tebessüm. Ben de elimden geldiğince o tebessümü eksik etmemeye çalışıyorum" dedi.
GÖNÜLLÜLÜKTE İLK ADIM: SAMİMİYET VE MOTİVE EDEN DENEYİMLER
Gönüllü Hacer Köroğlu, gönüllülük serüvenine dair duygularını İnsanlık Dergisi’ne şöyle aktardı: “İlk başta gönüllülük dersi için bir etkinlik yapmamız gerekiyordu ve bu nedenle arkadaşlarımla birlikte geldim. Dernek hakkında hiçbir bilgim yoktu, açıkçası biraz tedirgindim. Ancak gün sorumlularının samimiyeti ve gönüllüler arasındaki sıcak ortam beni hemen rahatlattı. Yemekleri paketlerken ve dağıtım sonrası temizlikte ‘Ben de bir şeyler yapıyorum galiba’ hissine kapıldım ve bu beni çok mutlu etti.”
Köroğlu, sahada yaşadıklarından da etkilenerek şöyle devam etti: “Yemek dağıtımı sırasında gün sorumlularının evsiz bireylerle kurduğu dozunda ve samimi iletişim beni çok etkiledi. Onların istek ve ihtiyaçlarını derneğe iletme süreçlerini ve derneğin bu taleplere yanıt vermesini görmek beni motive etti. O an, bir kez daha gönüllü olarak geleceğim dedim.”
“ASLINDA HEPİMİZ DE BİR EVSİZ ADAYIYIZ”
Hacer Köroğlu, gönüllülük deneyiminin kendisine insanlarla etkili iletişim kurma konusunda büyük fayda sağladığını belirterek, psikoloji okuduğu için, travması olan bireylerle nasıl iletişim kurması gerektiğini öğrendiğini ve bu süreçte kendi alanında geliştiğini ifade etti. Dezavantajlı bireylere karşı olan ön yargılarını kırarak, daha önce çekindiği insanlarla şimdi rahatça iletişim kurabildiğini söyledi. Ayrıca, gönüllü çalışmaları sayesinde herkesin birer "evsiz adayı" olduğunu fark ettiğini ifade etti.
Köroğlu, sokakta yaşayan bireylerle kurduğu güven bağının, onlarla daha samimi ve uyumlu bir iletişim kurmalarını sağladığını belirtti. Güven arttıkça, evsizlerin istek ve ihtiyaçlarını daha rahat ifade edebildiğini ve bu ihtiyaçların karşılanmasının, onları daha ılımlı hale getirdiğini söyledi. Evsizlerin kendilerini sevdiğini söylemesi, gönüllüler için oldukça motive edici bir deneyim olduğunu belirtti.
“YARDIM İSTEMEK VE YARDIM ETMEK, İNSAN OLMANIN ERDEMİ”
Çorbada Tuzun Olsun Derneği'nin daimî gönüllülerinden İbrahim Şahin Cesur, gönüllülük yolculuğuna nasıl başladığını ve bu süreçte nasıl değişim yaşadığını İnsanlık Dergisi’ne anlattı. Cesur, ilk kez okul kulübüyle derneğe katıldığını ve kulüpten arkadaşlarının sürekli olarak derneğe gitmeleri için davet etmeleriyle bu sürecin devam ettiğini belirtti. Derneğe gidip geldikçe, iyi bir amaç uğruna sorumluluk alabileceğini fark ettiğini ve gönüllülük faaliyetlerine katıldıkça özgüveninin arttığını söyledi.
Zamanla, okul kulübünden yalnızca kendisinin derneğe düzenli olarak katıldığını ifade eden Cesur, dernekteki arkadaşlarının desteğiyle kendisini sorumlu kişilerden biri olarak bulduğunu belirtti. En çok etkilendiği deneyimin, "büyük" görünen hataların aslında dünyayı sarsmadığını fark etmesi olduğunu ifade eden Cesur, bazen sıkışıp kaldığı hataların yükü altında çıkış yolu göremediğini belirtti. Ancak, hiçbir hatanın dünyanın sonu olmadığını ve çıkış için sadece bir destek eline ihtiyaç duyduğumuzu keşfettiğini söyledi. Cesur, bu süreçte yardım istemek ve yardım etmenin erdemini öğrenerek, büyük görünen sorunların küçüldüğünü vurguladı.
“DERNEK SAYESİNDE ÖNYARGILARIM KIRILDI”
Cesur, "Önceden sahip olduğum önyargılarım kırıldı," diyerek gönüllülük deneyiminin kendisini daha sakin, planlı ve etkili bir problem çözücüye dönüştürdüğünü belirtti. Problemleri çözmek için bir şeyler yapmanın gerektiğini fark ettiğini ifade eden Cesur, Beyoğlu'nda büyüdüğü dönemden edindiği önyargılarla baktığı kişilerin yaşamlarını dernek sayesinde öğrenerek empati kurmaya ve onlara daha nazik yaklaşmaya başladığını söyledi. Artık dernek dışında karşılaştığı, halini hatırını soran ve samimi sohbetler ettiği dostlarıyla, eski önyargılarının yerini dostane ilişkilerin aldığına ve bu durumun ona büyük bir mutluluk verdiğine dikkat çekti.
"HASTANEYE GÖTÜRDÜĞÜMÜZ EVSİZ ADAMIN BİZİ 'KIZLARI' OLARAK TANITMASI BENİ DERİNDEN ETKİLEDİ"
Derneğin bir başka gönüllüsü Esma Ete, başlangıçta bir dernekte gönüllü olma fikrinin olmadığını ancak bir gün tesadüfen Çorbada Tuzun Olsun Derneği ile tanışıp gitmeye karar verdiğini belirtti. Gidip geldikçe derneğin, hayatının bir parçası haline gelerek ona farklı farkındalıklar kazandıran bir aileye dönüştüğünü ifade etti.
Esma Ete, Çorbada Tuzun Olsun Derneği'nde en çok etkilendiği deneyimlerinden birinin, bir evsiz bireyle katıldığı refakat süreci olduğunu belirtti. Dernek, evsizlere yalnızca yemek ulaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda onların topluma kazandırılması için çeşitli çalışmalar yapıyor. Evsiz bireylerin sağlık ihtiyaçlarına da yardımcı olunarak, onlara hastane randevuları alınıyor ve randevu günlerinde refakat ediliyor. Esma Ete, bir arkadaşlarıyla birlikte katıldığı refakat sırasında, evsiz adamın onlarla uyumlu ve uzlaşmacı bir şekilde davrandığını söyledi. Sıramızı beklerken, evsiz adamın başka bir amcayla sohbet etmeye başladığını ve bizi "kızları" olarak tanıttığını anlattı. Ete, evsiz adamın onları sevinçle övmesinin ve bu durumun kendisini çok etkilemesinin unutulmaz bir anı haline geldiğini vurguladı.
"HERKESİN BİR HİKAYESİ VAR! FARKLILIKLARIMIZ YOK, SADECE HİKAYELERİMİZ FARKLI"
Esma Ete, derneğe katılmaya başladıktan sonra dışarıda gördüğü insanlara daha önyargısız bir şekilde bakmaya başladığını belirtti. Herkesin bir hikayesi olduğunu ve aslında hiçbir farklarının olmadığını öğrendiğini belirtti. Derneğe her gelişinde, "Acaba bugün birine daha yardımcı olabilir miyim?" düşüncesiyle geldiğini ve bu duygunun, derneğe katılma motivasyonunu oluşturduğunu ifade etti.
Ete, dernek gönüllülerin, evsiz bireylerin kendileri için geldiklerinin farkında olduklarını ve bu yüzden gönüllülerle çok uyumlu ve uzlaşmacı davrandıklarını söyledi. Arada problemler olsa da günün sonunda ne için orada olduklarını bildiklerini, hatta dışarıdan gelebilecek olumsuz tavırlara karşı korumacı bir tutum sergilediklerini belirtti. Gönüllülerin, evsiz bireylerin tehlikeli davranışlar sergileyip sergilemeyeceği konusunda çekinceleri olabileceğini ama tam tersine, evsiz bireylerin gönüllülere yardım ettiklerini de sözlerine ekledi.