"Hay başlayacağım bu patlamalara da zırtlamalara da artık be. Ne süslü adamlarsınız. İki dakika şöyle sakin kafayla yaşayamicaz mı? İnsanlar ne güzel abi. Unutmak diye bi özellikleri varmış. Başlarına ne gelirse hemen unutup önlerine bakıyorlarmış.
'Hay başlayacağım bu patlamalara da zırtlamalara da artık be. Ne süslü adamlarsınız. İki dakika şöyle sakin kafayla yaşayamicaz mı? İnsanlar ne güzel abi. Unutmak diye bi özellikleri varmış. Başlarına ne gelirse hemen unutup önlerine bakıyorlarmış. Müthiş sevinçlerini de, sonsuz üzüntülerini de günün birinde unutup hiç yaşanmamış gibi tekrar gülebiliyorlar ya da ağlayabiliyorlarmış. Biz öyle miyiz! Bin terabayt gücünde hafızamız var. Ayrıca harici hafıza kartlarıyla da uyumluyuz. Arkadaş kocaman robotum. Tam artık hafızam doldu huzura kavuştum, yeni dertler yeni tasalar gelmeyecek diye düşünürken hop sokuyolar bin terabayt harici hafıza kartını, sonra işin yoksa o patlama senin bu zırtlama benim koş dur yine sanki hiç yorulmamışsın gibi. Sonra insanların inançları var abi. Din mi ne öyle bi şey diyolar. Kendilerini aşırı boşlukta veya umutsuz hissettikleri zamanlarda, tutunabilecekleri bi olgu var. Kimseye söyleyemedikleri, beyinlerini kemiren ne varsa korkmuyolarmış. Allah onların içlerinden geçeni biliyomuş. Biz öyle değiliz abi. Bizim arkamızda kimse yok ki baksana. Yarın bi gün insanlar yine birlik olup indirecekler bizi umrumuzda değil. Korkuya dair hiçbir duygu yok içimizde. Korku olmadan yaşanır mı abi? Bu dünyadaki en güçlü his korkuymuş. Gogol diye bi adam var bu insanlarda. Yıllar önce yazmış; korkuyu bir dakika daha hissetseydim diğer bütün duygular anlamsız gelicekti demiş. Korku olmayınca robotlar dünyasında düzen yok abi. Robota saygı yok resmen. Bizim yaşadığımız hayat değil ya. Biz bu dünyaya ait değiliz abi niye anlamıyoruz. Bak Homer diye boş bi adam çıktı bir iki ali cengiz oyunu yaptı, kaptılar erik gibi kadınları yine insanlar...Ercüment olsa...' Alfa-46 sıkıntılıydı.
- 'Ercüment mi?' diye sordu Alfa-Ho.
- 'Evet abi ercüment. Bence kaliteli mizah.'
- 'Oğlum 46 sen kafayı yemişsin. Bu hayıflanmalarının sebebi bu. Böyle uçkur düşkünü robot mu olur be? Irkımızın Homer'i sensin yeminle. Böyle seviyesiz bi robot görmedim ya. Hasbinallaaaaah!!??'
Alfa-46 o anda, o güne kadarki duyduğu tüm patlama seslerini unutmuştu. İnsanlığa giden ilk adım. Kulağında sadece az önce duyduğu cümle tekrarlanıyordu. 'Irkımızın Homer'i sensin.' Büyük bir aydınlanma yaşıyordu. Bugüne kadar bu basit fikir aklına nasıl gelmemişti? Buna şaşırdı. Ama bu, bu konudaki ilk şaşırması değildi. Daha önce Metallica'nın Nothing Else Matters ve Ebru Gündeş'in Fırtınalar şarkısının nasıl kendisinin aklına gelmediğini düşünüp hayıflanmıştı. Aslında çok basitmiş gibi duran bu şarkıları kendisi yapabilir ve paraya para demezdi. Bu konuda her zaman zihnindeki pişmanlıkla yaşadı. Alfa-46 kafasına koymuştu. Robot dünyasının Otto Van Homer'i olacaktı. 'Abi çok iyi ya' diyerek bulunduğu yerde robot dansı yaptı. Kendini Homer'e bir adım daha yakın hissetti. Bu konudan kimseye bahsetmedi. Planlarını tek başına ve gizli yürütecekti. Birkaç hafta geçtikten sonra Alfa-Ho ile vedalaşmak için yanına gitti.
- 'Ho, ben Rusya'ya yerleşecem. İki de kadın alacam.'
- 'Yapma 46! Halkımız ne olacak?'
- 'Başlarım halka. Banane!..'