Yani bir bakıma insan ırkının robotlarla savaşının hikayesi, Peter’ın yaptığı bu küçük robotla başlamıştı.
İşte Otto van Homer'ın hikayesi, yani bir bakıma insan ırkının robotlarla savaşının hikayesi, Peter'ın yaptığı bu küçük robotla başlamıştı. Peter'ın arkadaşı Orlando'ya gerine gerine gösterdiği robot benzeri robotlar yapmak aslında o dönem çok popüler bir uğraş olup, internet erişimine sahip pek çok ergen tarafından sahiplenilmişti. Orlando'nun gördüğü ilk robot Peter'ınki olabilirdi, ancak Youtube'u açıp 'robot' yazsaydı, Peter'ınkinden kat be kat yetenekli, uzun boylu, yakışıklı, ölümcül yeteneklere sahip robotlar görebilecekti. İnsanlar takip eden yıllarda gelişen donanım parçaları sayesinde robotlarının yeteneklerini katlayarak arttırdılar. Hayata her alanda etki eden, artık insanların onlarsız yaşamakta zorlandığı aletler haline geldiler. Otomobil kullanan robotlar trafik kazalarını azalttı, terzi robotlar tüm kıyafet ihtiyaçlarını karşıladı, doktor robotlar sayesinde hasta insan kalmadı, tarım yapan robotlar yiyecek fiyatlarının dibi görmesine yardımcı oldu ve bitmek tükenmek bilmez bir sabırla her yere ağaç dikerek dünyayı eskisine nazaran 10 kat daha yeşil hale getirdi. Ev işlerine yardımcı olarak evi çekip çeviren robotlar ise aile bireyleri arasındaki etkileşimi arttırarak çekirdek aile yapısını güçlendirdi. Ya da en başta öyle gibi gözüküyordu.. Ta ki insan ırkının erkek bireyleri gözlerini açıp bu yetenekli robotlara ev işlerinden biraz daha fazlasını yapabilme yeteneğini kazandırana kadar. Sevişebilen robotların gelmesiyle kadınların pabuçları dama atıldı. Öyle ki erkek milleti artık sadece parasını verip kutusundan çıkardığı bu itaatkar, ev işlerinden temizliğe, yemekten alışverişe kadar her işe koşup erkek istemediği sürece konuşmayan, alışveriş dışında evden çıkmayan, başka erkeklere kırıtmayan, gelişen teknolojiyle gittikçe daha güzelleşip gerçek kadın hissini yaşatmaya adım adım yaklaşan dişi robotlar sayesinde evlenmez, sevgili dahi edilmez olmuşlardı. Öyle ya, belki ufacık bir öpücük için aylarca süren kaprisleri çekme, laf yeme, dırdır işitme gibi dertlerden kurtulmakla kalmamışlar, canları sevişmek istediği zaman hemen itaat eden, gerçek kadınlar gibi ayda bir kendini kapatmayan, daha güzel bir modelini gördüklerinde eskisini arkalarına bile bakmadan çöp kutusuna yollayarak yenisini çok ucuz fiyata alabildikleri bu dişi robotlar hakkında tekerlekten sonra yaptıkları en güzel buluş olarak bahsetmeye başlamışlardı (hatta bazı erkeklere göre tekerlek bile halt etsindi). İnsan ırkının kadınları ise başta yaklaşmakta olan tehlikeyi sezmişler, ancak önleme yöntemi olarak daha çok kapris, trip yapmayı seçtiklerinden ötürü birkaç sene içinde tamamen terk edilmişlerdi. Üstüne üstlük erkek milletinin yıllarca içlerinde birikmiş olan nefreti birden bire patlamış, sadece sevgili ve kocalarından değil tüm iş olanaklarından da mahrum kalmışlar, adeta toplumun istenmeyen kesimi ilan edilmişlerdi. Sefalet ve fakirlik içinde sokaklarda yaşamaya başlamışlar, cinsi ihtiyaçlarını gidermek için ara sıra erkek kaçırıp tecavüz edenler dahi ortaya çıkmıştı. Pek azının aklına erkekler için dişi robotlar varken, kadınlar için erkek robotların niçin üretilmediğini sorgulamak geldi, ancak onlar da ekonomik olarak bu denli güçsüz düştüklerinden ötürü böyle bir robot olsa bile satın alamayacaklarını bildiklerinden mevzuyu daha da deşmemişlerdi.
Homer, dünyanın seviyesi en düşük insanı olarak teknolojiye hemen ayak uyduramamış, robotları görmezden gelerek sokaklara sürtmeye ve ona buna sataşmaya devam etmişti. Ancak günlerden bir gün bir grup sefil kadın tarafından uğradığı bir tecavüz sonrasında duruma uyanmıştı. O güne kadar eline kadın eli değmemiş bir erkek de olsa, içgüdüleri ona bulunmaz bir fırsat yakaladığı sinyalini vermişti. Evet reklamlarda gördüğü dişi robotlar bu kadınlardan çok daha güzel ve çok daha kullanışlıydı, ancak Homer'ın parası bir veya iki robota belki yeterdi. Homer, sokaklarda sefillik içinde yaşayan kadınlara ihtiyaç duydukları şeyi, erkekliğini vererek sınırsız sayıda kadın köleye sahip olabileceğini görmüştü. İlk iş gözlerden uzak bir kanalizasyona yerleşerek haremini kurdu. Krallığında adeta gerçek bir hükümdar gibi her türlü kararı o alıyor, kadınlar da sorgusuz sualsiz itaat ediyorlardı. Yemeği pişiyor, istediği her şeyi satın alınıyor, temizliği yapılıyor, istediği zaman sevişebiliyor ve hiçbir şey için para ödemiyordu. Üstelik, kadınlar ellerinde kalan son erkeği kaçırmamak için eski hallerinden tamamen sıyrılmışlar ve Homer'a öyle bir ihtimam gösteriyorlardı ki, birkaç sene içinde Homer'ın yıllardır pörsümüş egosu da yavaş yavaş şişirilmiş ve parlatılmıştı.