Peter yeni hayatına çabuk uyum sağlayamamıştı. Direnişin en üst kademesinin tabir caizse en zayıf halkasıydı. Komutanlık payesi almıştı almasına ancak adeta üniversiteye sınav yerine torpille giren bir zengin çocuğu gibi etrafındaki süper beyinler arasında ezildikçe eziliyordu
Peter yeni hayatına çabuk uyum sağlayamamıştı. Direnişin en üst kademesinin tabir caizse en zayıf halkasıydı. Komutanlık payesi almıştı almasına ancak adeta üniversiteye sınav yerine torpille giren bir zengin çocuğu gibi etrafındaki süper beyinler arasında ezildikçe eziliyordu. Dünyanın dört bir yanında savaş alanlarında ün salmış, askeri ve idari deneyimleri tavan yapmış, çakı gibi, zeka olarak uzayda, karizma olarak fezada bulunan bu 8 komutan adeta Homer'ın insan ırkı üzerindeki gücünün temsiliydi: en iyiler olarak toplanmışlardı. Leb demeden Çorum'u anlayacak kapasitede bu strateji dahileri, Homer'ın bir dediğini iki etmiyorlar ve adeta mükemmel taktik/stratejilerle robot ırkını yeryüzünden silmenin başarısız olması düşünülemez planlarını yapıyorlardı. Peter, Orlando ile konuşmasında nasıl uçtuğunu, 'savaş bittiğinde zirvede olacak bir komutan' olacağını söylediğini hatırladı. Evet insan ırkının savaştan galip çıkacağı kesin gibiydi ancak en önde muzaffer bir komutan olmaya aday 8 adam gibi adam bulunuyordu, Peter ise ancak şans eseri hepsi savaşta ölür de bir tek o kalırsa muzaffer olabilirdi. Homer bile, o sıfatsız, ahmak, seviyesi adeta sıfıra küfredercesine sıfırın altında olan bu alık bile onu bu ortamda geçiyordu.
Aslında böyle söyleyerek Homer'a haksızlık etmiş oluyordu. Üst komuta kademesindeki 9'lunun en parlak olanı Homer'dı. Tabii her alanda diğer komutanlar ona kat kat üstündü ancak Homer o eşsiz taktik strateji yeteneğiyle aralarından öyle bir sivrilmişti ki ne kadar alık olursa olsun, ne kadar eblek olursa olsun, ne kadar strateji dışında herhangi bir konuyu anlamak için önünde 12 kere tekrarlanması gerekirse gereksin etrafındaki 8 komutan ona hayranlık duyup biat etmekten kendilerini alamıyorlardı. Homer onlara göre adeta taktik ve stratejinin en üst noktasıydı. Hani dini bütün insan olmasalar ilah yerine koyup tapacaklardı ancak dinleri buna müsade etmiyordu. Homer ilginç bir şekilde komutanların en iyisini toplarken dindar olmalarına da dikkat etmişti. Hazırladığı planlar başarıyla uygulandığında hemen bir sonrakine geçen, nadiren başarısız olduğunda ise hemen B planını, o da başarısız olduğunca C planını, böyle böyle D,E,F,G planlarını çat çat çat çıkartıp masaya koyabilen eşsiz bir yetenekti. Komutanlarına emirlerini tam olarak yerine getiremedikleri için asla kızdığı görülmemişti, o çoktan bunu öngörmüş oluyor ve hemen yapılması gereken konusunda kesin emirlerini veriyordu. Öyle ki komutanlar her aldıkları görevi batırsalar bile bu savaşı illa kazanacaklarına inanmışlardı. Bunun verdiği rahatlık yeteneklerine de yansımıştı elbette.
Aralarına katılan Peter'ı başlangıçta çok yadırgayan komutanlar Homer'ın kızdığını ilk defa onun sayesinde görmüşlerdi. Peter da kendilerine göre Homer gibi her konuda ahmağın önde gideniydi. Başlangıçta onun da Homer gibi sadece bir konuda inanılmaz sivrileceğini düşünürlerken bir süre sonra acı gerçeğin farkına varmışlar, Homer'dan biraz daha az ama totalde yine de baya alık olan bu herifi aralarında görmekten rahatsızlık duymuşlardı. Üstelik Peter Homer ile eski arkadaşlığını açıkça dile getirmekten çekinmemiş, komutanlar arasında 'ulan bildiğin torpilli bu ha' görüşü hakim olmaya başlamıştı. Aralarından en cesuru Abd bin Hayyar konuyu Homer'a açmış ve komutanlar ilk azarlarını o gün işitmişlerdi. Kendisine tam biat isteyen Homer emirlerini ve yaptıklarını sorgulayan askerlerine disiplinsizliğin affedilmeyeceğini söylemiş, tekrarlandığı takdirde onları astıracağını açıkça belirtmişti. Komutanlar o günden sonra sessiz kaldılar ve Peter'ı kabullendiler.