İlginç kelimelerle yazılmış, okunduğunda anlaşılmayan yazılar vardı.
Kuzey bölgesinde insanlıktan kalan eserleri temizleme görevini sürdürürken Alfa-Ho bulunduğu bölgenin duvarındaki yazılara baktı. İlginç kelimelerle yazılmış, okunduğunda anlaşılmayan yazılar vardı.
'Bana karşı aldığınız bitarat vaziyetten mahzuz oldum. Hem vicdanınızı müsterih kılmak hem de buradaki cafe yoldaşlarımın nabecalaşan heveslerini tamir etmek için bir çare düşündüm...'
Alfa-Ho robot olalı hayatında böyle saçma bir cümle okumamıştı. İnsanlık günlerinde bile insanlardan böyle cümleler duymamıştı. Duvardaki yazıları takip etmeye ve meraklanmaya başlamıştı. Ta ki yazının sonundaki ismi görene dek.
Her robot, üretilirken bir duygu seçilir ve ona bu duygu diğer duygulardan daha fazla verilirdi. Alfa-Ho'nun da bu belirgin duygusu şaşkınlıktı. Yazının sonunu gördüğünde şaşkınlıktan kollarından yağ sızdırmaya başladı. Hemen kendini toparlayarak duygularını kontrol etmeyi başardı ve yağ sızıntısını durdurdu. Halen şaşkındı ama. 'Bu nasıl olur, bu insan bozuntusu nasıl burada da ortaya çıkar' diyerek gördüğü Otto Van Homer ismine bakıyordu. Duvarın devamında kalan yazılar ise oldukça ilginçti. 'Neden duvara yazdılar acaba?' diye de düşünmeden edemedi.
'...antimiltarist yapımıza güç katarak her ayın sonunda aramıza yeni anarşist insanlar eklememiz gerekir. Bizim geleceğimiz kuracağımız güçlü yapıda. Robotların egemenliğini engellemek adına her ayın sonu Askeri Merdivenlerin çıkışındaki sağ tarafta kalan BOT cafede buluşuyoruz.'
'Vay vay vay sen insanlığın en iğrenci, mandıra hayvanı Homer'e bak sen. Saman altından ne sular yürütmüş. İnsanlığı örgütleyip robotlara karşı savaşacakmış güya.' diyerek devam eden Alfa-Ho birden durdu. Uzaklardan kısık seslerde ama gittikçe kuvvetlenen sinir bozucu bir ses duyuyordu. Yaptığı işi bıraktı. Sese doğru yaklaştı. Yaklaştıkça duyduğu ses mekanik ayarlarını alt üst edecek frekansta, sinirlerini bozacak türdendi. Ses dalgalarına doğru gittikçe duyu mekanizması yerin altına odaklandı. İyice yaklaştı ve bulunduğu taş yığınlarının altında yeri dinlemeye başladı. 'Bu ses, olamaz! Böyle bir ses... ancak insanlık zamanı duyduğum bir ses bu.. İnsanlığın soyunun tükendiği bu yıllarda bu sesi ben nasıl duyarım!... Olamaz bu bir insan bebek sesi!'