Merhaba sevgili okuyucularım bu hafta sizlerle Yunan Mitolojisine konu olan Medusa’nın hikayesi ile günümüz şartlarını karşılaştırarak sizlerle buluşmak istedim…
Medusa'nın hikayesine bakacak olursak; mitolojinin en şansız karekteri olarak karşımıza çıkan Medusa, Athena'nın laneti üzerine yılan saçlı, insanları gözleri ile taşa çeviren ölümcül bir lanetli olarak anılmaktadır.
Medusa'nın hikayesine bakacak olursak; Medusa güzeller güzeli üç kız kardeşten ölümlü olandır. Athena Tapınağında başlayan hikayede tüm ölüsüzlerin gözdesi olan herkes tarafından kıskanılan durumdadır. Kendini dünyanın en güzeli en zekisi olarak bilinen Athena'da bu kadının güzelliğini duymuş ama kendi zekası ve güzelliğinden ödün vermediğinden görmezlikten gelmiştir gelmesine ama kocası bu güzelliğe aşık olunca görmemezlikten gelmemiş her gece kıskançlık ateşi ile yanmıştır.
Athena'nın kocası Poseidon Mesuda'ya aşık olmuş ilk zamanlar bir ölümlüye aşık olmayı gururuna yediremese de günden güne bu aşk onu kötülüğe meylettirip Medusa'nın bedenine sahip olmak için ona tecavüz etmiştir. Medusa bu tecavüzden sonra da Athena Tapınağında kalmaya devam etmiştir. Athena bu olayı duymuş ve kocasının tecavüzüne karşı gelmek yerine kocasının başka bir kadını arzulamasını yedirememiş ve kıskançlık krizine girerek Medusa'nın güzelliğini almış onu yüzüne bakılamayacak kadar çirkin bir kadın haline getirmiş ona bakanları taşa çevirmiş ve saçlarını yılanlı bir lanetli kadın haline getirmiştir. Ama kıskançlık krizi onu durdurmaya yetmemiştir. Onun ortadan kalkması gerektiğini yoksa kalbindeki kıskançlık krizinin hiç bitmeyeceğine karar verir ve onu öldürmesi için diğer ölümsüzlerden yardım ister. Medusa'nın başını gövdesinden ayırarak öldüren Perseus'un kılıcından ve Medusa'nın akan kanlarından zehirli yılanlar ortaya çıkmıştır. Bunun yanında Medusa'nın başının kesilmesi ile kanatlı at olarak bilinen Pegasus ve Chrsyar ortaya çıkar.
Perseus'un elinde Medusa'nın başı bir güç olarak durmaktadır. Çünkü lanet hala devam etmekte ve Medusa'nın başına bakan herkes taş olmaya mahkumdur ve bunu düşmanlarına karşı Perseus çok iyi kullanmıştır.
Güzeller güzeli Medusa'nın tek suçu güzeller güzeli olması ve tüm ölümlü ve ölümsüzler tarafından arzulanıp kıskanılmasıydı. Tek özel güzel bir gün görmemekle birlikte güzelliğinin bedeli olarak Athena'nın kocasının tecavüzüne uğrayıp bir de Athena'nın laneti ile karşı karşıya kalmış kendini savunmaya bile geçmemiş kaderine razı olmuş bir kadın olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çağımız gerçeğine baktığımızda da tecavüze uğrayan kadınların ruh durumunu düşünün, onların yalnızlığını, kadınlar tarafından bile etek boyları, zihniyetleri hakkında suçlamalarıyla karşı karşıya kaldıklarını düşünün… Bunun yanında tecavüze uğrayıp bu olaydan suçsuz olarak dünyaya gelen çocukları bir düşünün eğer bir uzmandan yardım almazlarsa o çocukların kendisine verilen bir lanet olarak kabul eden kadınları düşünün haydi biraz deve kuşu misali gömdüğümüz başlarımızı biraz kaldıralım da gerçeği ve acıyı yaşayalım…
Tecavüz mağduru kadınların psikolojik olarak kendilerine yüklendikleri ve kendilerini dünyanın lanetlenmişleri olarak gördükleri bir dünyada yaşıyoruz. Bu kadınlar travma yardımı almadıklarında; tecavüz edenlere göz yumanları unutup sadece kendini aşağılayıp dünyada kendi kendilerini lanetleyerek içlerindeki güzelliği çirkinliğe çevirenlere karşı lanetlerini zehirli bakışları ve kadere boyun eğişleri ile hala göstermektedir.
Diyeceğim o ki Medusa'nın hor görülmüşlüğü, kendisinin güzelliğinin bir erkeği baştan çıkararak onun arzularına yem edilmesi ve bir başka kadının bu suçu ortaya çıkartıp kocasından vazgeçip cezalandırmak yerine güzeller güzeli Medusa'nın cezalandırılması da şimdiki kadınların 'bende olmayan, onda olan ne var da benim gibi birini bırakıp ona gitti?' diyerek partnerine vereceği tepkiyi tecavüze uğrayan kişiye verebiliyor dikkat edin tepkilerinize 'ama' varsa bilin ki siz de bir Athena olma yolundasınız demektir…
Medusa'nın kıskanılan başına bela olan güzelliği ile kalın ki bu güzellik size ruh güzelliği olarak yansısın…
Sevgiyle kalın…
Klinik Psikolog Gülsüm Bircan