Bünyamin’i yerinden hoplatan ise kapının dayanılmaz zil sesiydi.

Aniden bir titreme geldi ve yatağından fırladı. Bünyamin'i yerinden hoplatan ise kapının dayanılmaz zil sesiydi. Bu saatte bu kadar uzun bir şekilde zile kim basabilirdi. Küfürler ederek kapıya doğru yöneldi. Midesinde ise çözemediği bir sorun vardı ve acıdan kıvranarak gidiyordu. Bir iki adım atmıştı ki aniden bu sefer aynı hoplatan tonda telefonu çalmaya başladı. Bünyamin ne yapacağını bilemez bir halde önce telefona doğru yöneldi. Zaten kapıdaki beklerdi. Telefonu eline aldı ve gördükleri karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. Arayan numara kısmında numaralar yerinde değişik şekiller görünüyordu. Hayatında böyle bir şeyi zorlama ve bir o kadar çakma bir bilim kurgu filminde görmüştü. Filmde telefonu açan adam bir anda ortadan kayboluyordu. Soğuk soğuk bir titreme geldi Bünyamin'e. Başı dönmeye başladı. Kapının dayanılmaz baş ağrısı yapan zili ile tekrardan kendine geldi.

'Muhittin oğlum hadi yemek soğuyor. Kitabını sonra okursun.' Annesinin sesi ile bir anda kendine gelen Muhittin, kitabı, kırtasiyeden aldığı değişik semboller temalı ayracı, kaldığı sayfanın arasına koyup, kapatarak masasına koydu. Aslında çok heyecanlı bir yerde bırakmıştı. Bünyamin'in yaşamını kendi hayatı ile çok özdeşleştiriyordu. Merak ediyordu Bünyamin'e ne olacaktı. Ama annesinin o korku dolu sesinden de çekiniyordu. Karnı da sanki önceden hiç yemek yememiş gibi açtı. Mutfağa doğru yöneldi. Güneş ışığını her açıdan alan tamamen camlarla kaplı iki katlı evlerinin üst katındaki zevkine göre döşediği odasından, aşağıya inerken bir ses duydu. Bu ses çok sevdiği bir çizgi filmdeki giriş müziğiydi, onu mesaj sesi yapmıştı. Bu saatte bana mesaj atan kim olabilirki düşüncelerinde, yemeğin, telefona gelen mesajdan daha önemli ve ilgi çekici olduğunu kanısı ile aşağıya, kokuya doğru gitti.