Peter olduğu yere çakılıp kalmıştı. Korkudan titremeye başlamıştı. Homer, adeta şeffafmışçasına bağırsağına kadar içini görmüştü. Şimdi sonu ne olacaktı? Öldürülecek miydi? Homer sakinleştiğini belirtircesine sessizce koltuğuna oturdu.

Peter tedirginleşti. Homer onu yakalamış olabilir miydi?

- 'Dostum, hikayelerin kulağımıza kadar geldi. Sokaklarda direnişçilerin senin hakkında anlattıklarını duyduğumda artık o delirmiş halinin gitmiş olabileceğini düşündüm. Kendini bir davaya vermiş, bunun için varını yoğunu ortaya koyan, etrafındaki yüz binlerce kadına, paraya, güce kapılmadan hedefine odaklanmış olan bir liderden bahsettiler. Eski haline dönmüş olabileceğini düşündüm, o yüzden geldim. Sana davanda sıradan bir askerin çok daha ötesinde destek olmak ve yolunda sana eşlik etmekte hazır olduğumu da bildirmek için geldim' dedi.

Homer'ın ağzında görenleri ürpertecek bir gülümseme oluştu.

- 'Ah Peter.' dedi ve sessizce koltuğundan kalktı. Konuştuğunda ses tonunda eski sakin halden eser kalmamıştı: 'Oğlum ben senin ciğerini bilirim. 'İski hiline dinmis ilibilirsin didim' bak bak bak. Yıllar yılı şehirden şehire, ülkeden ülkeye dolaştım. Sefalet içindeydim. Beş parasızdım, ağzım kokuyordu. İnsanlar benden uzak durdular. İnsanları geç, ailem bile benden uzak durdu. Siz de benden uzak durdunuz, konuşmaya değer görmediniz, varlığımı unutmayı yeğlediniz. Kendi hayatınıza öylece dalıp gittiniz, dünyanın peşinden koştunuz, adeta onun bir kölesi haline geldiniz. Sokaklarda sürttüğüm sürece de böyle davranmaya devam ettiniz. Ama şimdi? Elimde güç ve para olur olmaz adeta piyango vurunca ortaya çıkan uzak akrabalar gibi yanımdasınız. Her hafta kapıma gelen yüzlerce kız gibisiniz. Fakir ve güçsüzken üstüne bas geç, hor gör, yok say; parayı ve gücü bulunca adeta tapın, en mükemmel insan o olsun. Hem o kızlardan, hem de sizden, kısaca tüm insanlardan nefret ediyorum! İnsanlığın özelliğinin bu olduğunu biliyorum, o yüzden insanlığın kendisinden nefret ediyorum!' diye gürleyerek bitirdi.

Peter olduğu yere çakılıp kalmıştı. Korkudan titremeye başlamıştı. Homer, adeta şeffafmışçasına bağırsağına kadar içini görmüştü. Şimdi sonu ne olacaktı? Öldürülecek miydi? Homer sakinleştiğini belirtircesine sessizce koltuğuna oturdu.

- 'Ama tamam. Ben insanları olduğu gibi kabul ettim ve onlarla ilgili de planım var elbet. Seninle de eski günlerin hatırına değil de karşılıklı çıkar ilişkisine göre çalışacağız. Adama ihtiyacım var, özellikle de senin gibi içini dışını bildiğim, arkamdan iş çevirirse gözüne bir bakışta anlayabileceğim adama. Sen o adamsın. Karşılığında benim komutanlarımdan biri olabilirsin.' dedi.

Peter tuttuğu nefesini bıraktı. 'Öyle diyorsan öyle olsun eski dostum, pekala' dedi. 'Bu beni affettin demek mi oluyor?'

- 'Hayır' dedi Homer. 'Senden intikamımı az önce aldım. 50 santimlik çubukla insanın rıbıt olup olmadığı mı anlaşılır alık? Onu eskiden bana yaptıklarının bir cezası olarak gör. Tam dört kamerayla olayı kaydettiğimi de unutma. Beni satmaya çalıştığın, iktidarımı devirip üste çıkmaya çalıştığın an görüntülerin arkaplanına Ajdar müziği koyarak herkese dağıtırım. Daha bu odaya giremeden rezil kepaze olursun, bir tane adem de sen lideri olarak görmez. İmaj, bu sefil insanlara lider olmak için gereken herşeydir.'

Homer gözlerinden yaş boşanmaya başlayarak 'Alçak!' diye inliyen Peter'a bakarak sessizce gülümsedi..