Merhaba sevgili okuyucularım bu ay Derviş ile Şakir Ağa’nın hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu da Geçer…

Geçmiş zamanın birinde Bir derviş bir köye gelir aç susuzdur köylülerden yardım ister.

-Bana yiyecek içecek bir şeyler verir misiniz, haliniz iyiyse? Der.

Köylüler: Biz de sen gibiyiz derviş burada iki insan vardır bir Hattat Ağa bir de Şakir Ağa sen var oraya git. Onlar memnuniyetle karşılarlar.

Derviş gider Şakir ağadan yardım ister. Şakir Ağa Dervişi hoş karşılar. O gece en güzel şekilde dervişi misafir eder. Onun memnun ayrılması için tüm hizmeti eder.

Derviş çok memnun olarak giderken Şakir Ağaya:

-Çok nimetler içindesin Allah a çok şükür et. Diye nasihat eder.

Şakir Ağa:

-Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen gerçeğin kendisi gibi değildir bu da geçer derviş baba. Der.

Derviş bu cevap hakkında çok düşünür ama hikmetine varamamış.

Aradan bir yıl sonra tekrar o köyden geçerken Şakir ağaya uğrar. Bakmış ki kaldığı yerde Şakir Ağa yok. Köylülere sormuş.

-Şakir ağa nerede?

Köylüler: O tüm mal varlığını kaybetti. Hattat ağanın yanında marabalık yapıyor orada çalışıyor. Demişler.

Şakir ağaya varmış. Dervişi görünce çok sevinmiş. Eşi ile birlikte dervişe ellerinden gelen hizmeti yapmışlar.

Derviş merakla Şakir ağaya sormuş.

-Ne oldu da bu hale düştün?

Şakir ağa: sel geldi hayvanlarım telef oldu. Tarlamdaki ekinler toprağımla birlikte yok oldu.

Derviş çok üzülmüş.

Şakir ağa: Üzülme bu da geçer. Demiş.

Derviş yine bu söz üzerine düşüne düşüne yola devam etmiş.

Uzun yıllar sonra dervişin yolu tekrar bu köye düşmüş. Duymuş ki Hattat Ağa ölmüş. Varisi olmayınca tüm zenginliğini Şakir Ağaya bırakmış. Derviş çok sevinmiş. Koşarak Şakir Ağaya varmış.

-Şakir Ağa çok sevindim bak yine mal varlığına sahip olmuşsun. Eskisinden de zengin olmuşsun.

Şakir Ağa yine aynı cevabı vermiş:

-Bu da geçer…

Derviş yine bu sözle uğurlandıktan yıllar sonra yine bu köye yolu düşmüş.

Köylülere sormuş:

-Şakir Ağa nerede?

Köylüler demiş:

-Şu karşı tepenin başında.

Derviş çıkmış tepenin başına orada mezarlıkla karşılaşmış. Mezarlık içinde dolaşırken mezar taşı dikkat çekmiş. Taşın üzerinde:

-Bu da geçer…

Anlamış ki orada Şakir Ağa yatıyor.

Derviş içinden geçirmiş 'ölümün neyi geçecek ola'..

Fatiha'sını okuyup geçmiş.

Derviş yine yıllar sonra yolu bu köye düşmüş. Şakir Ağanın mezarına uğrayıp bir Fatiha okuyup geçmek istemiş. Bakmış ki mezarlıktan sel geçmiş ne mezarlık kalmış ne tepe…

Derviş en sonun da bu köye gelip geçmenin hikmetini anlamış.

Zamanın padişahı bütün memlekete haber salmış:

-Bana öyle bir yüzük yapın ki ben o yüzüğe bakınca mutlu olduğumda kederi hatırlatsın. Kederli olduğumda da mutlu olmayı hatırlatsın.

Kim ne yaptıysa padişah tatmin olmamış ta ki;

Bizim derviş bir yüzüğün üzerine ''Bu da Geçer Ya Hu'' yazdırarak padişaha hediye edene dek.

Bu hisseden anlaşılacak olana baktığımızda;

Hayatta her şey geçer…

Varlık da geçer…

Yokluk da geçer…

Çile de geçer…

Öyle bir dünya ki

Ölüm bile geçer…

Öyle zamanlar gelir ki hayattan bıkmış usanmışsındır…

Terkedilmişsindir…

Sanki dünyada tek başına kalmış gibi hissedersin…

Sanki yaşam bir cehennem de sen ateşler içinde kalmış gibisindir…

Ama hepsi geçer gün gelir yaşam sevinci ile tüm dünyayı gezersin yeni insanlar tanırsın…

Hiç terkedilmemiş gibi yeni birine aşık olursun…

Aşk ile dolan kalbinle tüm insanların aşkınla güzelleştiğine tanık olursun…

Eh işte bunlar da geçer, sen yine bilirsin ki baharlar gelecek umuda sarılırsın iyinin ve kötünün olduğunu kabullenirsin. Bilirsin ki her şey geçer…

Sevgiyle Kalın…

Klinik Psikolog Gülsüm Bircan